24 Mayıs 2014 Cumartesi




Sensiz öyle dağıldım ki toparlayamıyorum..
Bu fırtına kopmuş da, alabora olmuş gibiyim

Çok konuştum kusura bakma ben 
Sadece şunu söylemek istiyorum:


Seni almaya geliyorum
Nasıl özlediğimi anlatamam 
Başka türlü...
pek ne söylediğimi ben de bilmiyorum aslında,galiba cümle kurma özürlüsü oldum bu sıralar ya da bu aralar,
garip bi hal içindeyim.
ne söylesem ne desem de içinde bulunduğumuz durumu anlatacak tek bir kelime olmaması..
ne acı, ne berbat.
yani ne söylesem boş,
yani ne söylesen kurtarmayacak bizi hiçbir cümle.
öyle boktan.
şimdi bana sen,sana ben iyi geliriz tek bildiğim bu,
bana sen.

güçlüydük be aslında,iyi dayandık her şeye rağmen.
atlarız sandık,geçer dedik ama..
ama olmadı dediğimiz gibi,bizi yıktı geçti bazı şeyler. o kadar da güçlü değildik hani.
hiçbir şey geçmedi, bizi ezip geçtiler.
böyle pis bi durum işte,böyle iğrenç.


bazen diyorum keşke hiç tanımasaydık birbirimizi.
hiç gelmeseydi gözlerimiz göz göze,
ya hiç değmeseydi dudaklar dudaklara.
ya da ne bileyim ya parmakların doldurmasaydı parmak aramdaki boşlukları.
tanımasaydım seni hiç, ne kaybederdim ki ?
ne kaybedebilirdim.
birkaç seni seviyorum kaybederdim belki
belki geceler iyi değil de kötü geçerdi,
ne kaybederdim ki başka,
bir çift güzel gözden başka,
güzel bir yürekten başka,
ne kaybederdim sahi,
senden başka ne kaybederdim..
keşke hiç tanımasaydım,
bak işte böyle de kaybettim seni.

bir daha birlikte olamayacağımızı bilmek kötü,
onu geçtim birlikte ölmeyeceğimizi bilmek kötü ötesi.

23 Mayıs 2014 Cuma

büyümemeli idim,
büyüdükçe kaybettim değerlerimi,büyüdükçe unuttum geçmişimi.
büyüyünce vazgeçtim ışıklı spor ayakkabılarımdan,yerini markalı ıvır zıvırlar aldı.
büyüdükçe vazgeçtim parmak dondurmadan,meybuzdan.
kokulu silgilerimi kaybettim mesala.
kaybolmasın diye iple boynuma taktığım silgimi kaybettim.
damgalı kalemlerim..
büyüyünce barış manço dinlemeyi bıraktım,
oysa ne çok severdim arkadaşım eşşeği..
en çok sevdiklerimi unuttum büyüdükçe,
büyüdükçe nankörleştim.
mahalle arkadaşlarımın yerini abuk sabuk insanlar aldı,
abuk sabuğun ötesinde,beş para etmez insanlar aldım hayatıma.
büyüdükçe kaybettim.
mesala dedemi kaybettim büyüyünce,
keşke hiç büyümeseydim öylece kalsaydım,
keşke biraz dinleseydim dedemi 'sen hiç büyüme,hep böyle kal' derdi.
ben büyümesem o da ölmezdi belki.

büyüdükçe kaybettim, büyüdükçe azaldı umudum,
büyüdükçe hep bir şeyler azaldı,
hep eksildi,
büyüdükçe kaybettim,
inancımı kaybettim.
her şeyi kaybettim.

elimde kalan tek bir şey var şimdi..
insanın sevildiğinden emin olması kadar janti bir şey var mı acaba ?
böyle tırnak uçlarına kadar hissediyosun sevildiğini,
böyle her şeyi unutturuyor insana.
faturalarını yatırmayı unutuyorsun mesala,
iştahın kesiliyo yavaştan,
hiçbir şeyi sorgulamıyorsun,
çünkü sorgusuz sualsiz seviyosun,
öyle böyle değil uçsuz bucaksız seviyosun.

insan çok sevince bembeyaz hissediyor,
ya da yok mavi hissediyor kendini.

ama kör olası insan,
bir gün biteceğini hiç hissetmiyor.
onu tanıdığım gün eksik yanlarım tamamlandı,
onu tanıdığım gün yeniden doğdum sanki,
sanki..

hiç tatmadığım şeyleri tattım,
sebepsiz kederlerim çekip gitti..

keşke,
keşke hep yarım kalsaydım,
hiç tamamlanmasaydı eksik yanlarım.
keşke yeniden doğmasaydım o gün.
keşke kederlerim benimle kalsaydı,hiç çekip gitmeseydiler.

hiç dokunmamış olsaydım,
öpmemiş,sarılmamış,
hiç bilmemiş,
hiç sevmemiş olsaydım seni.

çünkü daha evvel izlemiştim ben bu filmi,
daha evvel görmüştüm sonunu..

kötü olan daima kazanıyordu bu filmlerde.
daima.
senin o çipil çipil gözlerini siksinler be çocuk !
beni kazanmamıştı daha,
kaybetmekten korkuyordu.

kazanmaktan çok kaybetmeye meyilliydi hep.

belki de varlığım onu rahatsız ediyordu,
öyle olmalı ki kazanmak için hiçbir şey yapmıyordu.

beni kazanmaya çalışan değil,
kaybetmekten korkan biri vardı yanımda,
ben de gittim.

22 Mayıs 2014 Perşembe

ben şimdi o çok sevdiğim denizde sessizce boğuluyorum,
sen şimdi o çok sevdiğinin boğuluşunu izliyorsun sessizce.

19 Mayıs 2014 Pazartesi

anlamıyorum ki noluyosa tam bu saatlerde olmaya başlıyo, tam bu saatlerde özlüyorum seni,
ama neden bu saatte,gün aydınken değilde neden gece ay çıktığı zaman özlüyorum seni,
bunların cevabı mı önemliydi yoksa hala neden onu özlüyorumun mu ?
sahi neden hala seni özlüyorum ben ?

geceleri daha çok hissediyorum yokluğunu,daha çok hissediyorum eksikliğini
ve daha çok hissediyorum eksildiğimi,
sahi neden hala seni özlüyorum ben ?

özlemek istemiyorum artık,ama buna engel olamıyorum.
elimde olmayan şeylerden sebep özlüyorum seni.
elimde olmayan şeyler.. mesala ellerin..
ellerin olsaydı ellerimde bu kadar özlemezdim seni,biliyorum.

gökyüzüne bakıyorum,seni anımsatıyor bana,senin gibi ucu yok bucağı yok..
senin gibi mavi.
yıldızlar gözlerin gibi ışıl ışıl.
yıldızlara bakıyorum gece olunca,
nasıl da güzeller,gözlerin gibi.
hepsine senin ismini veriyorum.
o zaman kendimi sana daha yakın hissediyorum,
onlara izliyorum,seni izler gibi.
sanki yanımdaymışsın gibi hissediyorum,sonra elimi uzatıyorum..
koca bir boşluk..öyle uzaksın ki dokunamıyorum,
sonra o çok sevdiğim yıldızlardan tek tek nefret ediyorum.

düşündükçe çıldırıyorum,aklım almıyor,
dokunamayacağım kadar uzaksın bana.
aramızda yollar var şehirler var aramızda mesafeler var,
mesafeleri sikeym ulan çık gel demek istiyorum diyemiyorum,
çünkü mesafelerden öte bir şey var bizim aramızda..

bazen koşup gelmek istiyorum sana,bazen..
yaralarımı sar iyileştir istiyorum,hani o açtığın yaraları.

neyse işte,
şehirler var aramızda yüzlerce şehir..
koşup gelemiyorum sana.
iyisi mi sen çık gel bana.
birine sarılmak dünyanın en güzel şeyi tartışmasız.
en güzel..
çünkü insan birine boşuna sarılmaz,durduk yere sarılmaz.
insan birine sarıldığında genelde bitmiş olur,tükenmiş olur,
sarıldığı kişiden güç alıyo,
başını yastığa koyarsın böyle bi rahatlık gelir ya insana o rahatlığın on mislini buluyorsun sarıldığın kişide.
huzur buluyosun ya huzur, böyle kokusu yavaş yavaş siniyo içine,
kokusu huzur diyosun,cennet diyosun ama bilmiyosun tabi.
bilmiyosun o koku bidaha hiç gitmiyo senden,o siktirip gidiyo ama o koku gitmiyo.
o koku çok tuhaf ya,
hani böyle annen her yere çamaşır suyu dökmüştür ama sonra ev kokusu sıkmıştır ama o güzel koku gelmez insanın burnuna da gider o çamaşır suyu kokusu gelir,öyle bir şey işte.
bende alamıyorum o güzel kokuyu işte,burnumda hep çamaşır suyu kokusu..

eğer nasıl ölmek istersin diye sorsalar bana yanındayken derim,
tam derin nefes alıp kokunu içime çektiğimde.

13 Mayıs 2014 Salı

'bende ulan bende..'

bi bilsem zaten nolduğunu, bi çözebilsem içimdekileri
senden esirgemezdim böyle,
böyle susmazdım.

neyse.
her gün arayıp soruyosun 'nasılsın' diye, iyiyim diyorum iyi olmama sevindiğini söylüyosun,
ama hiç inandırıcı değil aslında kötü olmamı istiyosun,
verdiğim karardan köpek gibi pişman olmamı istiyosun, ama değilim.

neyse,iyiyim ben az biraz üzüldüm işte,aslında biraz ağlasam hepsi geçecek bundan eminim de..
ya iyiyim aslında da sanki kalbimin içinde bir şey öldü gibi ama ben iyiyim.
kahrolası bir ağırlık var üzerimde , ama iyiyim, hala nefes alıyorum.

ben gitmeye karar verdiğimde hiç emin olmadığım kadar emindim gitmek isteyişimden, öyle bir anda verilmiş bir karar değildi o sen öyle sandın, anlık bir sinir sandın ondan bu çırpınışların. ama ben gitmeye karar verdiğimde her şeyi hesaplamıştım günler öncesinden..

ne kadar üzüleceğimi hesaplamıştım, senin ne kadar direneceğini hesaplamıştım.
evdeki hesap çarşıya uymadı.
ben hesaptaki kadar az üzülmedim sende o kadar az direnmedin,
ben hala üzülüyorum sen hala direniyosun bitmemesi için.


konuşmak istememiştim senden giderken susmayı tercih etmiştim çünkü biliyordum tek bir kelime dahi etsen kalırdım biliyorum. kalmak istemedim..
konuşmana fırsat verirsem asla gidemeyeceğimi biliyordum. ama kalmak istemedim.

biraz daha kalmamın kime ne faydası vardı ki ? boynuna biraz daha fazla sarılırdım belki,
belki biraz daha öperdim,
biraz daha içime çekerdim kokunu,
biraz daha kavga ederdik belki,
belki biraz daha bakardık gözlerimizin içine.

iyi de ne gerek vardı böyle uzatmaya ? gerek yoktu,kalmak istemedim.

insanlar karar verir,bende gitmeye karar verdim.
gitmek bir seçimdi.
ben seçimimi gitmekten yana kullandım,
ben seçimlerin en boktanına karar verdim, gittim.

kime göre gittim neye göre gittim kimden gittim ? kime gittim bilmiyorum.
kendimce gittim.

gittim diyorum, ben gittim.
gizli öznesi benim bu cümlenin, bu boktan cümlenin öznesi benim,
iyi de neden sadece özneyi etkilemedi bu cümle.
yanlışı burda yaptığımı anlamıştım, eğer bir şeye karar verdiyseniz ve bu sadece sizi etkiliyorsa
arkanıza bakmadan gidebilirsiniz ama eğer verdiğiniz o karar başkasını da etkiliyorsa açıklama yapmak zorundasınız, buna mecbursunuz. buna bende mecburum.
ben açıklama yapmadım sende zorlamadın,
adamın hası ayrılıkta belli olurmuş,sen ne kadar adam olduğunu tekrar tekrar gösterdin bana.

aman ya neyse..

özledim dedin
ben yine susmaktan yana kullandım hakkımı,yine sustum
özledim desem bütün dünya duyacaktı beni,
kafamı yastıktan kaldırıp balkona çıkasım geldi,şöyle tüm dünyanın amınakoyayım,
'ben de özledim ulan bende' demek istedim.
demek istedim işte, kafamı yastıktan kaldırsam diyecektim,
uyudum.

7 Mayıs 2014 Çarşamba

Ah benim yıkılmış umudum, iç çekişim,kırık kanadım,canım.. canım..
Yarın ne olur umrumda değil,
biz bugünü ayrı yaşadık.
aslında onu milyonlarca kez uyarmıştım,uyarılarımı pek kaale almamış olsa gerek ki bu haldeyiz şimdilerde.
beni yalnız bırakmaması gerektiğini defalarca haykırdım ona,
beni yalnız bırakırsa onsuzluğa alışabileceğimi söyledim,
eğer beni yalnız bırakırsan, sensizlikten ölceğimi bilsem de gideceğimi söylemedim mi sana be adam ?
söyledim hem de defalarca.

sensizlik havadaki tüm oksijenin çekilmesi gibi bir şey ama ,olsun
alışırım.
gözlerimin içine heyecanla bakmanı, sana sarıldığımda hızla çarpan yüreğini göğsümde hissetmeyi özlüyorum ama,olsun alışırım.
başımı iki elimin arasına alıp ağlamaktan geberirim ama olsun, buna da alışırım. sağlamdır bünyem,ilk başlarda az biraz tökezlerim ama alışırım ben her şeye, sensizliğe de alışırım,yalnızlığa da alışırım, kokunu içime çekmemeye alışırım, parmak aralarımın artık boş kalmasına alışırım, gece uyurken hikayesiz uyumalara alışırım, nelere alışmıyor ki insan buna da alışırım elbet.. oldu da alışamadım en kötü özlemden ölürüm ama olsun, canın sağolsun.
rakıyla balığın,
dönerle ayranın,
hamburgerle patates kızartmasının,
kahve ile çikolatanın,
çayla simidin,
cipsle kolanın..

kıskanıyorum,
bunların birbirine bu kadar yakın bizimse birbirmize bu kadar olmamız..
bu durum iç kıyıcı.
boğaz düğümleyici.
can yakıcı.

sen orda,benden uzakta..'duydum ki unutmuşsun..' dinlerken ben burda hayır ulan unutmadım diyemem mesala. diyemem çünkü buna engel şeyler var. diyemem çünkü skimtrak bi gurur var.  diyemem işte çünküsü yok.

hani bi duygu var ya. böyle garip bi duygu.
mutlu gibisin ama mutlu değilsin aslında.
ne olduğunu anlayamadığın bi his işte.
nefret ediyorsun aslında bir yandan da çok seviyorsun.
konuşunca umursamıyorsun ama bir gün aramayınca çıldırıyosun hani.
gelmese de olur diyosun ama gelse bi başka olur diyosun.
sonra bi ağrı.. yok öyle kalbinde falan değil bu ağrı,
şakaklarında bi acı hissediyosun,
şöyle burnunun arkasına doğru ince bi sızı,
gözlerin doluyo böyle dokunsa biri ağlayacaksın,
bir daha susmamak üzere..
ödün kopar o zaman biri dokunacak diye,çünkü yediremezsin gururuna ağlamayı,
ağlarsan yenilmiş olursun,
sanki kazandığımız bir şey varmış gibi yenilgiyi düşünürüz.
hırçınlaşmaya başlarız,  insanları kendimizden uzak tutmaya çalışırız.
çünkü onlar bize yakınlaştıkça yaralarımızı görmelerinden korkarız.
sır gibi saklarız yaramızı.

bu duyguları birine anlatmak yerine,içimize atarız.
kimse anlayamayacağı için anlatıp yorulmaya ne gerek var zaten.

6 Mayıs 2014 Salı

youtube'da hazırladığım playliste baktım.
çok ilginç.
şarkıların biri seni hatırlatıyor,biri denizi..
biri seni.
biri denizi..

^-^

yıldızlar tek tek söndü o gece,  inanabiliyor musun ? yıldızlar söndü.
ay yavaş yavaş geri çekildi,
sabaha güneş doğmadı.
bir garip hal aldı gökyüzü,
bir garip griye boyandı sanki ya da siyah.. karanlıktı baya.

o gece ruhum kayboldu o karanlıkta.
ellerim ağladı o gece,inanılır gibi değil ama ağladı.
balkona çıktım nefes almaya,rüzgar okşadı saçlarımı,biraz dağıttı,
ama inanır mısınız o rüzgar değil oydu, ağlama dedi, bir tek ben duydum.

hatırlamak istemediğim tek gece

neyse ;
çok yağmur yağıyor,sıkı giyin, üşüme çocuk.
bazen sen ne yaparsan yap,
toprak kabul etmez çiçeği.

bu aşk çok garip bişi

ya ulan öyle bi canım diyor ki ben o oluyorum benliğimi kaybediyorum,o an adeta onunla bütünleşiyorum.
ben yok sen yok biz oluyoruz.


ama aslında biz yokuz.

aşktı.

Elimi ilk tuttuğunda içimde kelebekler uçuşuyordu,
Hatta uçuşmak değil başka bir şeydi o,tarifsiz.
Ömür boyu sürsün istedim bu heyecan,
Hiç geçmesin.
Sana her baktığımda kalbim böyle atsın,
Gözlerim sana aşkla baksın istedim..
Dünyanın en güzel işini yapıyordum,
Seni seviyordum.
Birini sevmek bu kadar mı güzel hissetirirdi insana ?
Bi yandan huzur bir yandan korkular..
Aklımı almıştın başımdan,sende farkındaydın bunun.
Kalbimin sahibi sen olmuştun.
İçten içe kızıyordum,
Bu zamana kadar nerdeydin sen,
Ben acılar içinde kıvranırken sen neredeydin..
Böyle güzel bakan bir adamı nasıl daha önce tanımadım..
Neyse..
..
Elini bırakmaya korkuyordum,
Sanki bıraksam gidecekti,
Bırakamadım..
Gözlerinin içine bakamadım bir süre,
Nasıl sevdiğimi anlamasın diye..
Ama anladı..
Nasıl sevdiğimi,kör kütüklüğümü anladı..

Bulmuştum işte,
Denize baktığımda içime dolan huzurdu o,
Başımı gökyüzüne kaldırdığımda ciğerlerime dolan mutluluktu o,
Aşktı o
.

bi adam sevdim

Bir adam sevdim ben.
Gözleri gökyüzü gibi uçsuz bucaksız.
Ama hep parçalı bulutlu.
Elleriyle yüzüme dokunduğunda dondu sanki bedenim.
İlk öptüğünde yerinden çıktı sanki kalbim.
Aslında niyetim değildi sevmek.
Kalbimin zoruyla sevdim,çok sevdim.
Güneşten yanmış tenine aşık oldum.
Öyle çok sevdim ki ondan başka bir şeyi görmedi gözüm.
O adam da beni sevdi,
Değerli hissettirdi kendimi.
Biliyorum sevdi,
Hissettim sevgisini.
Onunda kalbi tertemizdi.
İçi tertemizdi.
Öyle çok sevdim ki onu,
Kendimi ona bıraktım.
Onun ellerine bıraktım..
Mutlu etti beni,hani anlatsam anlatmaya çalışsam anlatamam o tarifsiz kelimeyi.
Şimdi o adam yok.
Bir adam sevdim,
Çok sevdim

yine göğsümde koca bir yumruk hissi

Anlatamıyorum işte,
Seni anlatırken bütün kelimeler anlamını yitiriyor..
Şimdi verilmiş sözler ver,
Tutulamayan sözler var,
Yıkılmış hayaller var..


Ben seni çıkarırım hayatımdan.
Sevmemiş gibi de yaparım inanırsın buna.
Umursamıyorum derim.
Kıskançlıktan kanım çekilir belli etmem.
Köpek gibi özlerim,gıkımı çıkarmam.
Özlerim ulan çok özlerim.
Özlemekten ölürüm,belli etmem sana..

çare yok,çözüm yok sonuç var.

acaba ne sanıyorsun ?  ne düşünüyorsun,  aklından geçenler ne..  tek tek okuyabiliyorum hepsini, tek tek.
bana nasıl kızgın olduğunu görebiliyorum, ne kadar öfkeli olduğunu görebiliyorum.
ama sen göremiyorsun.  neden böyle bir şey istedim göremiyorsun, körsün.
seni düşündüğümü anlayamayacak kadar aklın yok senin.
şimdi ordan bakınca ben vazgeçmiş gözüküyorum, ordan bakınca sevmeyen taraf gözüküyorum, ordan bakınca korkak gözüküyorum, kendini düşünen bencil gözüküyorum dimi ?  olsun. sen mutlu ol ben öyle gözükeyim.

sen bana gitme dediğinde içim sızladı, insanın içi acır mı ? benim içim acıdı. hani böyle parçalara bölseydiler beni o kadar acımazdı içim.

oysa sen hiç düşünmedin bunları senin takılı kaldığın tek nokta benim gitmemdi. neden gittiğimin gram önemi yoktu, gittikten sonra yaşadığım pişmanlığın önemi yoktu, dökülen yaşların anlamı yoktu önemli olan tek şey gitmemdi.

'seviyorum ama gitmek zorundayım' çok saçma gelmişti bu cümle bana her zaman ta ki yaşayana kadar.
ne olursa olsun,yolun sonunda ne olursa olsun,
ne kadar çıkmaza girerse girsin insan,vazgeçmemeliydi.
çünkü seven insan gitmezdi,
şimdi anlıyorum en çok seven gidermiş.
yolun sonu karanlık diye değildi vazgeçiş sebebim,
yolun sonundaki karanlık seni içine alacaktı,
o yolun sonunda ikimizi bekleyen çok başka şeyler vardı
o yolun sonunda senin canın yanacaktı,
şimdi yaşattığım bu acı çok hafif kalacaktı.
seven gitmez sanıyordum,yanılmışım.
seni seviyorum ama gitmek zorundayım.

o güzel yüreğini daha fazla acıtmamak için.

ya nasıl sikimtrak bi duygu gitmek istemeyip gitmek,
nasıl boktan bir şey bırakmak istemeyip,kendine iyi bak demek,
ne iğrenç daha ayrılığın ilk günü karşılaşacağın günü hayal etmek,
içinden insanlıktan çıkarcasına ağlamak gelirken,gülmek.


ortak bir geleceğimiz yok, çok acı başka çaremizde yok.
devam etmek bencillik olur.. ne kadar geç çıkarsak hayatımızdan o kadar zor toparlanırız,  toparlanamayız..
işte o yüzden..


çok berbat.  çok.
çare yok,
çözüm yok.. sonuç var.

sevdiği halde ayrılan insan yoktur bunu öğrendim severek ayrılmak vardır. şey gibi mesala.
birisini sevdiniz o da sizi ama babası kızı başkasına verdi ? eee napcaksın o zaman ? bu severek ayrılmak oluyo işte. o da seviyo, sende .. ama...

amann neyse ne.

5 Mayıs 2014 Pazartesi

pamukcuk

pamuk geldi bak aklıma.
bizim rahmetli.. amma çok seviyodum onu öyle ki onunla oturup ahmet kaya şarkısı dinleyebiliyorduk,
dayanamadı o da fazla acıya ki göçtü bu dünyadan.

neyse konumuz onun göçmesi değil benim göçmem.
çok küçüktü ya,yanına gidip kafese yaklaşınca heyecanda kalp atışları boğazını sarıyordu.
böyle bi ürkekleşiyordu ilk başta sonra hoşuna gidiyordu ona olan ilgim.
onu öyle seviyodum ki elime almaya korkuyodum,incitmekten korkuyodum.
canını yakmaktan korkuyodum.

küçük kuş.. zayıf bi bünyesi vardı, biraz da duygusaldı,çok heycanlıydı.
işte öyle küçük bir kuşun heyecanıyla yaşıyorum bende,
bu yüzden olmalı ki kanatları geniş bir adama sığındım.
ve bu yüzden bu denli büyük yaralandım.

ya onu öyle kafeste tuttukça içim acıyordu resmen, onun gök yüzünde olması gerekirken küçücük bir yere hapsetmiştik onu. sizce de çok acıklı değil mi ? bence tam ağlamalık  bir olay. neyse bak şimdi ben seni kafeste tutuyodum belki sen bana kızıyodun pamuk ama seni salsam kurda kuşa yem olurdun,yanımda güvendeydin.

neyseee

işte sanki sen de beni sevmiyodun da ben seni zorla yanımda tutuyormuşum hissine kapıldım.  sanki seni üzüyomuş gibi hissettim. nerden geldi bu mınakoyduğumun hissi hiç bir fikrim yok ama gelmesiyle hayatımı alt üst etmesi bir oldu. haliyle öyle düşününce seninle yolları ayırmak zorunda kaldım.  ama sen bi gün bile merak etmedin yol ayrımının sebebini, kilitlenip kaldın seni terk ettiğim noktaya..

neyse sen şimdilik o noktada kal, bir gün anlarsın beni.

sonuç olarak pamuk öldü,
belki onu o kafeste tuttuğum için belki gökyüzüne bıraksam yaşardı.
onu hapsettiğim gibi seni de hapsetmicem,belki kuş değilsin ama şimdi gökyüzü senin.
seni gökyüzüne salıyorum en azından kafamı her kaldırdığımda seni görürüm,havayı içime her çektiğimde içime dolan sen olursun,en azından biri benim yüzümden acı çekmemiş olur.

şimdi pamuğu hapsettiğim kafese kapatıyorum kendimi,
belki bir gün anlarsın beni.

yok be ne sevmesi.

çok bişey istemiyorum aslında,biri çıksın bana açık yüreklilikle seni anlıyorum desin. ya biri ben anlatmadan şu kalbimde noluyo ne bitiyo anlayabilsin.. biri görsün şu içimi ulan haklıymış desin,anlatamadığım onca şeyi bi anda anlayabilsin. çok mu şey istiyorum ? çok şey dimi..

neyse alıştım beni anlamamalarına,en büyük sorun bende aslında kendimi hiçbir zaman net olarak anlatamadım onlara. hep bir şeyleri gizli tuttum hep sakladım,böyle içimden geldiği gibi ne sevebildim ne sövebildim.

en başında binbir umutla başladığım o yol yok artık,karanlıktan ibaret her şey,her yer.
onu tanıyamıyorum o da beni. karışığım,karmakarışırığım. böyle sinirden midemde sancılar oluşuyo. ya sinirden sancı mı olur allah aşkına ? o sancılar özlemden hep. özlesem özledim diyemiyorum sevsem seviyorum diyemiyorum,içimde birikiyor ona olan özlemim. bakalım nereye sokacağım bu özlemleri.

zor ya uyurken seni izleyen bi adamı unutmak çok zor.ellerini saçlarınızın arasında gezindirdiğini unutmak çok zor,köprücük kemiklerinizde nefesini hissettiğiniz bi adamı unutmak baya baya zor. anlayacağınız sıçtım.

hani diyoo ya bülent ablamız kooorr korr azgın yangınlarda can evim ciğerim yanıyor. heh öyle işte korr bu ayrılık bana baya kor. şaka maka ne çektiğimi bir ben bir allah biliyor yani. bunalımdayım ya.

ya öyle bir dert ki bu içimdeki öyle bi acı ki bu yaşadığım tarifi imkansız kelimeler yetersiz işte.
karşımdaki bana konuş diye yalvardığında ben hiç bu kadar susmamıştım,hiç bu kadar cevapsız kalmamıştım.
ben hiç duygularımı gizlememiştim.
öyle gizliden gizliye sevmedim kimseyi,açık açık sevdim bu adam benim dedim.
şimdi noldu ? noldu da böyle oldu ? noldu da ben ona seviyorum derken dudaklarım titremeye başladı.
özledim derken bin dereden su getirdim neden bu kadar kıvrandım ? yoksa sevmiyo muyum diye düşünmelere başladım. yoksa o haklı mı demeye başladım. insan kendi sevgisinden şüphe eder mi gerizekalı demeyin ediyo işte.ben ettim en azından.

ya hiç kavuşmasakta olur ben bunu istiyorum belki de. en çok ne istiyorum biliyo musunuz. beni özlesin istiyorum her gün daha fazla özlesin ben de onu özlemeliyim. özlemekten geberip gidelim öyle. ben seni arayamıyorum sen ara bi nasılsın de istiyorum ben kötüysem de iyi olurum. ama ara ama sor.

bak aradın yine,duydum ya sesini eksik yerlerimi tamamladın işte.
o boşluktan üç saatte olsa çıkarıp aldın beni.
boğazıma takılan o acı tad biraz olsun eksildi bu akşam.

dediğim gibi öyle hiçbir şey olmamış gibi davranamayız yaşanmışıkları silip atamayız
yaşanmışlıkları silip atamayız ama bu dert beni sikip atar.

afedersiniz ? edersiniz edersiniz.

şu hayatta inandığım ne varsa inancımı kaybetmem için elinden geleni yaptılar,kurduğum hayallerin içine sıçtılar.
ne zaman heveslensem bir şeye önüme bir engel koydular,bu sefer bin engel..pes etme demek kolay tabi ordan..
ama yoruluyor işte insan,zayıf düşüyo,pes ediyo elinden gelen her şeyi yaptığına inanıyor insan,vazgeçiyor insan.vazgeçtiğini sanıyor.
aslında hiçbir şeyden geçemiyor,öylece kalakalıyor kırıldığı yerde..ne bi adım geriye ne bir adım öteye atabiliyor,öylece kalıyor işte insan.
etrafımdaki herkes bir şey biliyor herkes bi tecrübeliyim havalarında. ulan amınakoyim banane senin tecrübelerinden,senin tecrübelerin benim acılarımı mı hafifletiyo sanki.
afedersiniz ama sizi ayrı tecrübelerinizi ayrı sikeyim.

4 Mayıs 2014 Pazar

bir garip his.

ne hissediyorum nasıl hissediyorum açıkçası hiç bir fikrim yok. ya da var. bok gibi hissediyorum. bitik hissediyorum.
asla toparlanamayacakmış gibi böyle bi garip anlıyo musunuz,sanki hiçbir şey yoluna girmeyecek gibi.
bi garip işte.
anlayamıyorum ne yapmak istediğimi,ne istediğimi. sevip sevmediğimi anlayamıyorum.
her gün başka bir şey diyorum her gün başka şeyler düşünüyorum.
bugün ak dediğime ertesi gün kara diyebiliyorum.
ama seviyorum,bunu inkar edemiyorum bunu gizleyemiyorum,özlüyorum hem de çok,zaman geçtikçe oldukça çok özlüyorum.
bir de korkuyorum bazen neden olduğunu bilmiyorum.
defalarca konuştuk,defalarca..
ben sana anlattım kendimi,sen bana anlattın.
sen haklıydın,ben de haklıydım ikimizde haklıydık,orta yol hiçbir zaman bulamadık işte.ya tamam ya devamdı..
tamam dedim ben,sen de çok az direndin..sonra tamam dedin.
aslında bende bunu istiyordum tamam demeni bitmesini istiyodum. iyi de bitince neden acıdı bu kadar içim.
bi garip işte.
ben kendimi anlayamazken senden beni anlamımı beklemem ahmaklıktı aslında.
beni bi daha arama,mesaj atma,görüşmek isteme,senden nefret ediyorumlar havada uçuştu 
ama neden gecenin bi körü oturup bi köşede aramanı bekliyordum,buna anlam veremiyordum.
neden telefon ses seviyesini en üst düzeye getiriyordum uyurken,
neden sabah uyanır uyanmaz telefona sarılıyordum..anlayamıyordum kendimi..
bi garip işte..
günün her saatinde sen aklımdasın işte.
özlemiyorum dedim geçen bitmiş dedim iki biraya yeniden özledim..
öyle garip işte.
kızıyorum kendime.dediğim sözlerin arkasında duramıyorum,
sana söylediğim onca lafın üstüne senin sesini bir kez duysam hemen dönüyorum.
yaşadığımız onca şeyi unutuyorum,birbirimize söylediğimiz her şeyi siliyorum.
bunu neden yapıyorum aklım ermiyor,
galiba seviyorum..
ne garip,
seni seviyorum.

mazi kalbimde bir yara.

Şimdi size hayattaki en boktan duyguyu anlatacağım. Birini sevmek..
Birini sevmek elbette güzel,hatta dünyanın en güzel hissi denilebilir abartısız.. Birini sevince bambaşka oluyor insan. Bambaşka bir dünyada yaşıyor sanki. Dünyanın merkezinde ikisinden başkası olmuyor.. Ve sonra onu kaybedince o kurulan koca dünyada yapayalnız kalıyor.. Dünyanın en güzel hissi en korkunç olan şeye dönüşüyor.. Yalnızlık..
Birini sevmek güzel elbette,sevdiğinden eminsen sevildiğinden eminsen daha da güzel..
Ben sevdiğimden o kadar emindim ki anlatamam bunu size..
Ve sevildiğimden de emindim.
Keşke bu hissi aynı adamlarda yaşasaydım..
Ben onu kör kütük severken,o da beni sevsin isterdim. Bir başkası benim ona olan duygularımı bana hissetsin değil de o duyguları o bana karşı hissetsin isterdim. Olmadı tabii..
İlk aşkımdı o benim. 
İlk acım.
İlk göz ağrım.
İlk kalp ağrım.
İlk sızım..
Atan bir kalp varmış içimde onla öğrendim.
İlk gözyaşım.
Her şeyi ama her şeyi yazabilirim. Her şeyi anlatabilirim bu hayatta. Ama onu asla.. Onu hiçbir zaman dökemedim kağıda..
Hayal kurduğum ilk adamdı..
Elini tuttuğum ilk adam.
Öptüğüm ilk adam.
Bana öpüşmeyi öğreten adam..
Bilmiyorum diye dalga geçen adam…
Yüzümü iki elinin arasına alıp alnımdan öpen adam..
Etrafımdaki herkesten daha adamdı o.
Sevdiğim ilk adam..
Ona öylesine sadık öylesine bağlıydım ki, ölüm olsa vazgeçemezdim ondan. Hiç düşünmedim onsuz kalabileceğimi. O her gün yanımda olacaktı öyle konuşmuş öyle anlaşmıştık. Ne olursa olsun asla vazgeçmek yoktu, sözleşmiştik. Onu öyle deli bir aşkla seviyordum ki bu sevgi beni korkuturken onu asla korkutmadı, tersine hoşuna gitti. Her gün biraz daha sevdim onu her gün biraz daha.. Her gün hayallerimin üstüne bir hayal daha ekledim. Tek çocuk olan hayalim onunla dörde çıkmıştı.. Küçük bir evde yaşama isteğim bi anda 4-5 odalı evde kalmaya dönüşmüştü. Onunla her şey çok güzel olacaktı. İlk yıl çocuğumuz olmayacaktı,yaşayamadığımız şeyler vardı. Onları yaşayacaktık önce. Kışın evlenecektik mesala. Yaz düğünü olmayacaktı. Balayında kayak yapmaya gidecektik. Belki ikimizden biri kıracaktı bir kaç yerini. İlk önce üzülüp sonra birbirmizle dalga geçecektik. Evimize döndüğümüzde o beni kapıda kucaklayacak öyle götürecekti odamıza.. Sonra kavgalarımız olacaktı.. Ben Kurtlar Vadisinden nefret ederken o perşembe akşamları o lanet diziyi izleyecekti.. Fikrimizce o zaman da devam ediyor olacaktı dizi :) Dizi bittikten sonra ben film izlemek isteyecektim o ise yarın iş var diyip uyumak. Kavga edecektik. Ama asla ayrı uyumayacaktık. Söz vermiştik birbirimize ne olursa olsun ayrı uyumak yoktu,birbirimizi birbirimizden mahrum bırakmak yoktu. Sonra ilk hamileliğimde sıkıntılarımız olacaktı. Benim kendi kendime girdiğim bunalımlar artacaktı. Çok tatlı tartışmalarımız olacaktı. Sen kız çocuğumuz olsun isterdin hep bense erkek. İsmini ne koyacağız tartışmasına girmeyecektik bile. Gözleri sana benzesin, huyu da bana diye dua edecektik. Onu ilk kucağımıza aldığımızda ağlayacaktık ikimizde sonra mutluluk kahkahaları atacaktık. Zaman geçtikçe o 4-5 odalı evimizin her odasında birer çocuk çıkacaktı. Sen maç izlerken oğlumuz senin yanında olurken biz kızlarla yan oda da bambaşka bir dünyada olacaktık..
Şimdi bambaşka bir dünyadayım.
Hiç vazgeçemem sandım senden.Kopamam,sensiz yaşayamam sandım. O kurduğumuz hayaller öyle gerçekti ki hiç bitmez sandım.
Onunla her şeyimiz aynıydı.
Sevdiğimiz renkler,izlediğimiz diziler,dinlediğimiz müzikler..
İkimizde bencildik dış dünyaya
Bir o kadar da merhametli.
İnsanları öyle çok düşünürdük ki aman o kırılmasın aman o üzülmesin diye..
Ve bir gün bi baktık onlar üzülmesin diye ayrılıyor yollarımız..
Öyle yordular ki,
Öyle bıktırdılar ki..
Öyle uğraştılar ki,unutamıyorum..
Uğruna canımı bile veririm dediğim adam,bir gün ihanet etti bana.
Bana hiç yalan söylememişti bu zamana kadar.
O an öyle çok istedim ki yalan söylemesini,hayır öyle bir şe yok demesini..
Demedi..
Yine doğruluğu üstündeydi,sadece özür diledi.
O an ölmeyi diledim.
Sonra onun ölmesini istedim.. Vazgeçtim ölmesin sürünsün dedim. Şu dünyada amansız bir hastalığa yakalansın istedim. Öyle beddualar ettim ki ona onlarla yaşasın dedim. Aradan bir gün geçti. Hepsini unuttum. Sinirle söylenen sözlerimi geri aldım.  Tek bir kötü söz etmedim. Yollarımızı ayırdık, o da hiç itiraz etmedi.
Böyle uzun bir ayrılık yaşadık. Ben her gece başımı yastığa koyarken incilerim tek tek döküldü. İnci derdi gözyaşlarıma.. Her gece dua ettim Allah’a..Benden başkasında bulamasın huzuru diye. Öyle korktum ki mutlu olur diye,öyle korktum ki bir başkasını sever diye.. İçimde sürekli kanayan bir yara oldu zamanla. Kimse görmüyordu içimi. Herkes bak onsuzda yapıyorsun diyordu ama ben yapamıyordum. Onun ellerinin sıcaklığını arıyordum. Her gece telefon çalar belki arar diyordum. Pişmandı o da biliyordum ama neden dönmediğine aklım bir türlü ermiyordu..Bir gün döndü bana.. Dünyalar benim olmuştu,bu nasıl bi mutluluk anlatamam. Tarifsiz bir sevinçteydim.İçim içime sığmıyordu,koca dünya bana dar gelmişti. Olmuştu. Dualarım kabul olmuştu. Yakarışlarımı duymuştu Allah. Her şey yoluna girdi sanmıştım. Yanılmışım. Affetmiştim onu. Herkes hata yapardı hayatta o da bir hata yapmıştı. Birbirmizi böyle severken onu affetmem en doğru olanıydı. Değilmiş.Gündüzleri dünya dar gelirken gece olunca koca dünyada yapayalnız kaldığımı fark ettim. Affedememişim onu. Bi an olsun affedememişim. İçim öyle acıyordu ki.. Onu hala uçsuz bucaksız severken ondan vazgeçmek zorundaydım. Elini eskisi giibi tutamadım,gözlerine bakamadım. Eskiden gördüğüm o güzelliği göremedim gözlerinde. Önceden nasıl da güzeldik oysa. Ani bir kararla vazgeçtim ondan. Başka birine aşık olduğumu söyledim. O gün ölseydim keşke. Keşke o gün ölseydim.
Ondan sonra boka sardı hayatım.
 Onu unutmaya çalışma çabalarım. Başkasını zorla sevmeye çalışmalarım..
Beni iyice dibe sürükledi her şey. İyi olacağım derken günden güne boka battım.
Battıkça battım,saplandım kaldım.

onbirnibod

bu gece ayrılığımızın ilk gecesi..
günlerdir kafamda kurduğum gece,bu gece.
sandığımdan da daha sancılı bir gece.
ama biliyorum ki geçer bu zifiri gece..
insan alışır zamanla her şeye.
üstesinden gelinmeyecek bir acı yok neticede.

ben seni hiç terketmedim aslında,
ve sen bunu anlayamadın bir türlü.

seni seviyorum

Kısa zamanda ne çok şey paylaştık dimi ? Yoksa bana mı öyle geliyor..Aslında hatırlamıyorum hiçbir şey. Senle ilgili anılar siliniyor yavaşça hafızamdan.Aklımı kaybediyor olabilirim. Her şey çıkıp gidiyor tek tek.Bir gözlerin gitmiyor gözlerimin önünden.Gözümü kapatıyorum sen açıyorum sen.Çıkamıyorum işin içinden.Senle bir küsüp bir barışıyorum senin hiç haberin olmadan. Sayfalarca küfür ediyorum sana sonra sayfalarca seviyorum seni.Seni seviyorum..

ben artık ben değilim.

Artık yoruldum ve inan ne kadar yorulduğumu ben bile bilmiyorum.
İçimdeki kızgınlık inan sana değil. Kendime. Seni bu kadar ben yaptığım için. 
Ben gibi benimsediğim için kendime bu kızgınlığım. 
Hüznümse sana. Şimdi sadece hüzün yanımsın sen benim. 
Kanatan, acıtan, ayakta durdurmayan bir hüzünden bahsediyorum ben. Senden bahsediyorum. 
Gücüne hayret ediyorum. 
Bir anda mutlu edip, bir anda paramparça edebiliyorsun şaşıyorum. 
En çok şaşırdığımsa nasıl bu kadar kolay üzdüğün. 
Nasıl kıyabildiğin? 
Sahi, sen şimdi iyi misin? 
Gördüğün yerde için acıyor biliyorum. 
Ben ne mükemmelim, ne de çok güzel. Ben sadece benim. 
Beni özel yapan tek şey, seni sevmek. 
İşte şimdilerde ben, ben değilim. 
O kadar çok sen olmuşum ki kendimi kaybetmişim. 
Kendimi sende bulmuşum. 
Seni, o minik gamzeyi fark edecek kadar çok sevmişim. 
Ve şimdi ben, ben değilim. 
Ben en çok senim.

güçlü kadın/ezel roz manaz

Güçlü kadın hikayesi hep yalandı. Hiçbir kız çocuğu güçlü kadın olmak için doğmaz. Hepsi masum hayaller kuran, şımarık birer prensese benzerler. Kaderdir onları cadı, fettan ya da güçlü kadın yapan. 
Tutulmamış sözler, yarım kalmış kaderler,yaşanmamış mutluluklar, ölümler, ayrılıklar güç verirmiş insana. 
Kurulan hayaller iskambil kağıtlarından kule gibi yıkıldığında, ezilmemek için o enkazın altında, güç veriyor Tanrı insana. 
Annem güçlü kadındı. 
Ben o güce hayrandım. 
Hiç öyle olamam zannediyordum, ama maalesef oldum. 
Bir gün bir kızım olursa güçlü kadın değil, mutlu kadın olmasını dilerim. 

bak yine özledim seni.

onu anlamak istiyorum.
en çok istediğim şey onu anlayabilmek,derdine çare bulabilmek,aslında derdimize.
ama elimden gelen hiçbir şey yok ve bu benim canımı yakıyor.
onu öyle mutsuz görmek beni çıldırtıyor,çileden çıkartıyor.
elim kolum bağlı böylece durmaktan nefret ediyorum.
o gülünce gözleri de onunla birlikte kahkaha atıyor sanki,
ama o güzel gülüşünü ondan alanlar var.
onlardan nefret ediyorum,üzgünüm sevgilim.
senden başkası umrumda değil benim.
şimdi yanımda olsan sarılır sarılır öperdim seni.
en büyük korkum bir gün benden gözlerini kaçırman olur,
o zaman dünya başıma yıkılır..
sonumuzu düşünmekten nefret ediyorum.
tükendim,yoruldum.
..
sensiz yaşayamam demiyorum sevgilim,
ama,
senle yaşlanmak varken sensiz yaşamak bana zulüm olur.
öyle tuhaf ki..hiç uykum olmadığı halde sen uyuyunca benim de yapacak bir şeyim kalmıyor,ben uyuyorum seninle birlikte.
ben senden önce ne yapardım hatırlamıyorum,
zaman nasıl geçerdi bilmiyorum.
hatırlamakta istemiyorum.
bak yine özledim seni,en iyisi arayıp sesini duymak..
iyi geceler..

geçmedi.

İlk ayrılığımızı yaşamıştık.
Ah’lar havada uçuşuyordu bende,
Ben konuştukça o susuyordu.
Suskunluğu insanı delirtir cinstendi..
Hiç konuşmadı.
Hiç konuşmadan gitti.
Umrumda değildi ilk başlarda.
İlk defa ben yaşamıyordum ayrılığı,
Elbette atlatılırdı,elbette geçerdi.
Ben atlatamadım.
O da geçmedi zaten.
Yeryüzünde bulduğum gökyüzüm yoktu artık..
Ciğerlerime dolan mutluluk yoktu.
Denize baktığımda içime dolan huzur terk etmişti beni.
İnsanın içi acır mı içi ?
İliklerime kadar acıyordu içim.
Geceleri uyuyamıyordum.
Gözlerimi kapadığım an yanımdaydı sanki.
Gözlerimi açtığımda karşımdaydı.
Kafayı yer gibi oldum.
Her yerde onu görüyordum.
Yediremedim kendime bunu,bu kadar kısa sürede nasıl olurdu bu..
Tamam dedim tamam,geçer.
Geçmedi.
Saatler geçti,
Günler geçti,
Aylar geçti,
Sızım hiç geçmedi.
..
Sesini duysam geçerdi onca acı,
Arayamadım.
Gurur olmazdı aşkta,hep öyle okumuştum kitaplarda.
Öyle izlemiştim fimlerde.
Ama aramadım. Aşkta gurur olmazdı. Benim yaşadığım aşk değildi.
Beni bırakıp giden bir adama aşık olamazdım.
Olmamalıydım.
Olmuştum.
İlk defa çaresizdim bu kadar.
Beni çaresizliğe sürükleyen adam aşık olduğum adamdı.
Beni çaresizliğe sürükleyen adam,
Aşık olduğum şehre beni küstüren adamdı.

ilk gördüğüm gün.

İlk gördüğümde kalbim yerinden çıkacak gibi atıyordu.Yüzüne baktığımda ten rengimi kaybedip kırmızıya büründüğümü fark ettim.Gözleri öyle derindi ki Pasifik’in 11.034 metre derinliği halt etmişti onun gözlerinin yanında. Pasifik’in derinliği korkuturken onun gözlerinin derinliği huzur verecekti bana o an anlamıştım. Tabii ki her zaman ki gibi yanlış anlamıştım. Her şey güzel başlasa da güzel şeyleri değil sadece sonunu hatırlar insanoğlu bunu unutmuştum